21 Ocak 2011 Cuma

Çin işi, Japon işi bunu yapan?

Güler misin ağlar mısın haberlerimize bir yenisi daha eklendi. Hayırlı uğurlu olsun!

Efendim, malumunuz her şeyin sahtesini, kalitesizin de kalitesizini, hastalıkların davetiyesini üretmekte pek maharetli olan Çin, şimdi de yeni ürünü “Çin Simidi” ile karşımızda.

İlk bakışta normal taş fırın simitlerden pek farklı görünmeyen bu simidin susamı Çin’den geliyormuş. Hem kalitesiz hem de küflüymüş. Yani sağlımızı ölesiye tehdit ediyormuş. Ayrıca genelde merdiven altı üretilen yerlerde kullanıldığı için içine pekmez yerine karamelize şeker ve kalitesiz un konuluyormuş.

Uzmanlar bu simidin katiyen yenmemesini şiddetle tavsiye ederken bize gerçek simitle sahte simidi ayırmanın püf noktalarının da veriyorlar. Öncelikle, 100 gr olan gerçek simidin tanesinin bir lira, 90 gr olanının da 75 kuruş olduğunu belirten uzmanlar, üç tanesi bir lira gibi ucuz simitleri almamamızı söylüyorlar. Ayrıca gerçek simidin üzerinin cilalı gibi olduğunu, susamının kolay kolay dökülmediğini ve iri olduğunu da ekliyorlar. Bu simitlerin tespit edilip piyasadan toplattırılması, üreticilerinin cezalandırılması gibi bir bilgiyi ise hala duymadım. Duyan varsa söylesin…

Yurdum insanı için yepyeni bir sanat dalı daha doğdu. Gerçek simitle sahtesini birbirinden ayırma sanatı…

Oysa simit, bu hallere düşecek adam mıydı? Onu, vapura binerken alır martılarla kardeş payı yapar ve afiyetle yersin. İstersen en yakın dostları peynir ve çayı çağırır, bu güzel muhabbetin tadını çıkarırsın. Ya da işe, okula giderken kokusuna dayanamaz alır yolda yarısını mideye indirirsin. Bunları yaşamak içindir simit, bu keyfe keder anlar için…

Zirai ilaç kalıntıları, hormonlar, GDO’lar derken simidimize de gölge düştü. Geçmişler olsun.