19 Ağustos 2010 Perşembe

ZamAN’ın farkında mısın?..




Tik tak, tik tak…

Zaman, dur durak bilmeden akıp geçmeyi ne kadar da iyi beceriyor. Tüm olup bitenler, yaşananlar bir bakmışsın yılların ardına saklanmış ama bir o kadar yakın hepsi, seslensen gelecek gibi...

Ne çok gün, ay, yıl bıraktık arkamızda… Bazen şen kahkahalarımızla inlettik onları, bazen gözyaşlarımızla ıslattık, bazen sessizliğimizle tükettik, bazen sesimizi yankılattık. Ama hiç geri dönemedik, biri iki edemedik…

Bir şeyler yaptık, bir şeyler yapmadık, bazı şeyleri ise yapamadık… Dur durak bilmeyen insan yarışında dosdoğru koştuğumuzu sanırken dolambaçlı yollarda bulduk kendimizi, çıkmaz sokaklarla karşılaştık.

Bazen de görünmez duvarları yıktık. Zafer ışığında yıkandık, arındık.
Ama ne “çok” şey yaptık… Ne çok yüz güldürdük, ne çok kalp kırdık, ne çok kırıldık… Ne “çok”, geride bıraktık…

İnsan yaşadıklarından ders çıkarırmış derler. Biz de öyle yaptık. Sütten ağzımız yanınca yoğurdu üfleyerek yedik. Yoğurt, buna bozuldu, tat alamaz olduk…

Kulağımıza küpe oldu nasihatler. Neyse kabul görüneni ona boyun eğdik. Sırtımızda bir yükle yaşamaya mahkum, kamburlar ordusuna katıldık.

Zaman geçti, her şey değişti. Sokaklar, evler, insanlar değişti. Biz değiştik. Doğrular yanlış oldu, yanlışlar doğru. İnanılanlar unutuldu, hatırlanmadı fazla bir şey.
Zaman yüzünü hiç gizlemedi bizden. Geçti, gitti ve yine geldi, değişti, değiştirdi…

Zaman çok bereketliydi. Akıp durdu ama hiç tükenmedi.
Zaman çok bereketsizdi. Akıp gitti ve bir daha hiç geri gelmedi.

Henüz zaman varken sevdiklerine sımsıkı sarıl, hayatı hafife al, hayatının tadını çıkar. En azından dene bunu!
Zaman, hatırlatmaz sana bunları, aksine unutturur.
Sen unutma, yenilme zamana!
Haydi, aç kollarını! Eşe, dosta ve hayata!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder