12 Aralık 2012 Çarşamba

Yeni bir hayat, gerisi bayat



Pazartesi, salı, cumartesi, pazar. Pazartesi, salı, cumartesi, pazar. Pazartesi, salı, pazar. Pazartesi, pazar... Sanırım bir yerlerde bir yanlışlık var. 

Hatırlıyorum, yaş 7, pencerenin kenarında oturmuş etrafı seyrediyorum. Sokaktan geçen arabalara bakıp birazdan geçecek olan benim olsun diyorum. Ve bekliyorum, büyümeyi. Büyüyüp adam olmayı, az önce sokaktan geçen topuklu ayakkabılı kadın gibi biri olmayı. Bekliyorum, zaman ne kadar da yavaş. Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum... 

Şimdi hayatımın 26'ıncı durağındayım. 27'inci durak ise çok yakında! Evet bir işim var, evet topuklu ayakkabı giyiyorum. Hatta evlendim. Korkmayın henüz çoluk çocuğa karışmadım. Ama ne zaman geçti, ne zaman olup bitti bunca şey? Hani bekle bekle gelmez gibi geliyordu o 7 yaşındaki kız çocuğuna? 

Cahit Sıktı Tarancı da "Yaş 35 yolun yarısı eder" diye fısıldamaz mı kulağıma! Baya da yaklaşmış bu yolun yarısı, ne yapsak acaba? 

Görmüş, geçirmiş yaşlı teyze ve amcalar gibi olacak biliyorum ama söylemem lazım. Bu hayat boş kardeşim! Gözünü açtın buradasın, kapadın yoksun! Hayatını yaşa diyorlar bu yaşa kadar yaşadık, yetti mi? Yok! Bir yarım daha olsa yeter mi? Yine yok! Peki ben erken yaşta yaşlılık depresyonuna mı girdim? Ona da yok. 

Uzun lafın kısası çizgi film kahramanları gibi kafamda bir ampul yandı ve aydınlandım. Hayatın ne kadar boş olduğunu gördüm o aydınlıkta. Başarmak için uğraş da ömrünü, sağlığını harcama dedim. Ne de olsa bunların hepsi bir gün geride kalacak. 

Görmek nasip olursa 27 ve sonraki duraklarda bakalım bir değişme olacak mı halet-i ruhiyemde. Hayatı güzel ve yaşanılmaya değer kılan tüm dostlarıma sevgilerle…

küçük not: Yazının başlığı evet evet Sertab Erener'in şarkısından. :)
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder